heroes 2. sezon 1.bölüm ‘four months later‘ ile yayına başladı. açıkçası 4 ay önce bıraktığımız yerde çoğumuz mutsuz olmuştuk ve şahsen bolca hayal kırıklığı yaşamıştım.yazın gelen bin tane yeni oyuncu haberiyle de iyice başım dönmüştü, zaten hikayede ondan fazla karakter var, bunları nerelere sokuşturacaklar, o kadar zaman kalacak mı hepsine diye merak ediyordum. ilk bölümün başlangıcı da bu sıkıntımı destekledi, bir oraya bir buraya koştuk durduk karakterler arasında. allahtan çoğu birbiriyle tanıştı da bir de o ilk sezondaki “oa sen napıyosun öyle?”, “yoksa sen de mi?”, “aaa, ben naaptıysam o da aynısını yapıyor” şaşkınlıkları daha az olacak. (umarım)bundan sonrası özet, spoiler, izlemeyen okumasın falan fişman.
bölümlerin başındaki ve sonundaki mohinder konuşmalarından sonlara doğru sıkılmaya başlamış olsam da, bu bölümdeki iyi geldi. geçen sezonda olanlardan ve bu sezonda olacaklardan üçer beşer saniyelik görüntüler eşliğinde bölüm başladı. gördük ki mohinder bu sefer mısır’da, hâlâ teorisini anlatmaya, insanlara yaymaya ve kabul görmeye çalışıyor. konuşması bittiğinde bir adam imza almaya gelip ona iş vermeyi teklif ediyor ama mohinder geçen sezon tavanlara asılmaktan akıllanmış olmalı ki, yerler mi o numaraları, seni şirket mi gönderdi diye efeleniyor. birlikte bir içki içmeyi kabul ettikten sonra adam mohinder’e araştırmasını sürdürmesi için para sunacağını, sınırsız imkanları olacağını söylüyor ve görüyoruz ki amcamın da gücü varmış, tuttuğunu altına çevirmek. mohinder yine mutlu, şaşkın arası bakışlarla teklifi kabul ediyor.

şüpheli adam.

şüpheli adam.

sıra geldi yepyeni iki karaktere, maya ve alejandro kardeşler;honduras’ta soluk soluğa polisten kaçıp, amerika’ya gitme planları yapıyorlar. kendilerini götüren adamla ter düşünce görüyoruz ki, maya’nın jessicavari güçleri mevcut. ya da artık nasıl başardıysa 10 kişiyi öldürmüş bir güzel. yeni bir “istemeden oldu, niye yaptım, of allahım çok kötüyüm.” hikayesi yaşamak istemiyorum ben şahsen, inşallah başka bir şeydir gücü.

aranıyor!

aranıyor!

dizinin küçüğü claire bear;tüm aile kaliforniya’ya taşınmışlar, yeni soyad almışlar ve en önemlisi dikkat çekmeden, normal bir hayat yaşamaya yemin etmişler. claire okuldaki ilk gününde ileride sevgilisi olacağını 3 ay önceden öğrendiğimiz ve özel gücü uçmak olan west‘le tanışıyor, aralarında elektrikler oluşuyor ve ponpon kızlarla ters düşüyor. noah’sa kağıt işinden fazla uzaklaşmamış, bu sefer copy kingdom‘da, kendisinin yarı yaşında bir müdürden emirler alarak çalışmaya başlamış. gerçi sonradan haddini bildiriyor adama ama çok gergin ve low-profile çizmeye çalıştığını iyice anlıyoruz. bölümün sonlarına doğru evde yemek yerlerken mohinder’den gelen telefonla matt, mohinder ve benett’in şirketi çökertme planlarından vazgeçmediklerini de öğrenmiş oluyoruz.

gergin aile yemeği ve ölümsüz mr. muggles.

gergin aile yemeği ve ölümsüz mr. muggles.

herkesin sevgilisi hiro‘ya gelince, kendisinin geçen sezonda 1671 japonya’sında bırakmıştık. hiro yine şirinlikten şirinliğe koşarak kahramanı takezo kensei’yle tanışıyor. yalnız tek bir sorun var, o da milli japon kahramanının ingiliz olması. iki yeni karakter olan eriko tamura ve david anders burada devreye giriyorlar. bir de meşhur kılıcın hikayesini ve yapanını tanıyacağız herhalde hikaye gidişatına göre.

“eyvah geçmişin akışını değiştirdim.” anı.

yeni karakterler.

yeni karakterler.

hiro demişken, babasını da anlatalım;kaito nakamura ve ando, hiro’nun son göründüğü yer olan kirby binasının önünde bekliyorlar. ando’nun getirdiği gazeteden üstünde meşhur işaretimizin olduğu fotoğraf parçası düşüyor. bu kaito’nun 24 saat içinde öleceğini gösteren bir işaretmiş. beraberce dexler binasının tepesine gidiyorlar, ando kaito’ya kılıç bulmaya gittiğ sırada elinde aynı işaretli fotoğrafa sahip olan angela petrelli geliyor. ufak bir tartışmadan sonra anlıyoruz ki, şirketi kuranlara teker teker ölüm fermanları geliyor. bölümün ilerleyen yerlerinde ando tam da kılıcı getirmişken, kapıdan giren kapşonlu bir adam (sylar değildir heralde) kaito’yu aşağı itiyor. koskoca karakteri bu kadar çabuk mu harcadılar emin olamıyorum.

ölüm fermanları.

ölüm fermanları.

aşağı ittiren adam nerde?

aşağı ittiren adam nerde?

petrellilere gelince;
nathan kardeşinin öldüğünü kabul etmez bir halde, hırpani hirpanı dolaşmaya başlamış. annesi kabul et öldü, kendine gel çabalarında. nathan, 22. bölümde seçimleri kazanmıştı, şimdi böyle manisa tarzanı gibi geziyor, nereden nereye sevgili seyirciler. bu arada dizinin sonunda claire nathan’a telefon ediyor ve konuşmaya ihtiyacı olduğunu söylüyor ancak nathan kendisini o kadar kapatmış ki, kızını reddediyor. bir de aynada ağzı yüzü patlamış bir görüntü gördük, hayırlısı.

veee matt parkman;
ezik polisten, kendinden emin dedektife uzanan başarı hikayesi. matt’in sezon sonunda yediği kurşunlara rağmen ölmeyeceğini öğrenmiştik. kurşunlardan bir şey olmamış ama karısından boşanmış, molly’i yanına almış ve mohinder’in evinde üçü bir arada yaşamaya başlamışlar. molly’nin kötü rüyalar gördüğünü ve kendisini izleyen gözler çizdiğini öğreniyoruz. bir rüyasını dinleyen matt sayesinde onu izleyenin sesini de duyuyoruz. geçen sezonda bahsettikleri “hepsinden daha da kötü” karakter mi yoksa sylar mı orası belli değil henüz bunun kim olduğu.

molly'nin çizimleri.

molly’nin çizimleri.

geldik en merak edilen iki adamdan birine, peter petrelli. yeni saç kesimiyle karşımıza hafızasını kaybetmiş, güçleri yerinde bir şekilde irlanda’da ortaya çıkıyor. kendisini bulan blackie’nin irlandalı aksanıysa beni güldürmekten öteye gidemedi. hafıza kaybı sayesinde peter’ı yine avanak avni pozisyonlarında göreceğiz bu sezon da sanırım, inşallah irlanda mafyası sayesinde güçlü kendinden emin bir karakter haline gelir. sahneyi izlemek için şöyle alalım.

memento!

memento!

geri döneceği kesin olup da dönmeyen sevgili sylar‘ımız dışında ilk sezondan akibeti belli olmayan bir tek niki, dl ve micah kaldı. darısı 2. bölümün başına.