Kısacık sezonları ve verdikleri uzun aralarıyla takipçilerini kâh kızdıran, kâh “tam da tadında olmuş” dedirten İngiliz dizilerinden biri olan Lip Service, 2010 senesinden beri BBC Three‘de yayın hayatını sürdürüyor. Son dönemlerde yeni başlayan nadir LGBT temalı dizilerden olan Lip Service‘i merak edenleri, yazının devamına alalım.

Dizimiz, Harriet Braun tarafından yaratıldı. Braun’un tamamen kendisine ait ilk projesi Lip Service olsa da daha önce Mistresses‘in bir, Hotel Babylon‘un da 2 bölümü için senaristlik yaptı.Yaratıcımızın asıl projesi olan Lip Service‘e dönersek, elimizde çok az bölüm olduğunu belirterek başlayabiliriz. 2010’dan beri yayında olan dizi, 6 bölümlük ilk sezonunun ardında uzunca bir araya girdi. 2. sezon bölümlerini, ancak 2012’nin Nisan’ında seyredebildik. Bu sezon da ilki kadar az sürdü ve 18 Mayıs’ta 6. bölümüyle sona erdi. Bölümleri, reklamsız 1 saate yakın süren Lip Service‘in 3. sezonuyla ilgili ise henüz bir açıklama gelmedi.

LGBT dramamız, İskoçya’da yaşayan bir grup lezbiyenin etrafında gelişiyor. İşini, gücünü eline almış 20’lerindeki karakterlerimizin aşk ve seks hayatı başta olmak üzere, aile ilişkileri ve kariyerlerindeki gidişat da işlenen başlıkların altında yer alıyor. Bunların yanında söylenen ciddi yalanlar ve hayatın iki yüzlülüğüne de başarılı bir şekilde el atmış olan diziyi kısaca tanımlayacak olsam “damar bir ilişki dizisi” derdim muhtemelen.

Oyunculardan ve canlandırdıkları karakterlerden, ilk bölümden ispiyon vererek bahsedelim:

Frankie
Her ilişki dizisinin mutlaka içinde barındırdığı umursamaz çapkın olan Frankie, 2 sene önce arkadaşlarını, ailesini ve ilişkisini hiç bir açıklama yapmadan arkasında bırakıp Amerika’ya taşınır. Fotoğrafçı olan karakterimiz, annesi gibi gördüğü teyzesinin ölüm haberini aldıktan sonra İngiltere’ye geri döner. Daha çok kadınlarla birlikte olan bir biseksüel olan Frankie’nin, tahmin edilebileceği gibi burada yüzleşmesi gereken insanlar vardır.Frankie’yi, Ruta Gedmintas canlandırıyor. Oyuncumuzu, Showtime’ın dönem dizisi The Borgias‘tan biliyoruz.

Cat
Frankie’nin hiçbir şey söylemeden arkada bıraktığı Cat, küçüklükten beri Frankie’yle arkadaş. Karakterimiz, çapkın kızımız için 2 yıl önce sevgilisini terk etmiş. İşler ciddiye bindiği zaman da ortadan kaybolan Frankie’nin gidişini hala hazmedememiş. Mimarlık ofisinde çalışan kızımız 2 yılın ardından yeni yeni birileriyle çıkmaya başlıyor.Cat’i, Laura Fraser canlandırıyor. Oyuncumuzu, Neverwhere ve Talk to Me adlı mini dizilerden tanıyabilirsiniz.

Tess
Cat’in ev arkadaşı olan Tess, uzun süreli bir ilişkiden yeni çıkmış. O da terk edilip sevgilisini unutamayanlar kervanından. Ünlü bir oyuncu olma hayalinin peşinden koşan karakterimiz, daha önce küçük küçük rollerde yer almış. Şu anda da reklam filmleri için seçmelere katılmakta. Bunun haricinde, gelirini günlük işlerde (reklam standları gibi) çalışarak kazanıyor.Tess’i, Fiona Button canlandırıyor. Oyuncumuzu, How Not to Live Your Life‘taki tek bölümlük konukluğundan tanıyor olabilirsiniz.

Ed
Romantik ve kibar olmasına rağmen, aşk hayatı bir türlü yolunda gitmeyen Ed, Cat’in bayağı yakın olduğu erkek kardeşi. Yazar olmak isteyen karakterimiz, aynı Tess gibi geçici işlerde çalışıyor. Tess’in haberi olmasa da Ed ondan hoşlanıyor. Bu da haliyle, ayrı bir umutsuz vakayı ortaya çıkartıyor.Ed’i, James Anthony Pearson canlandırıyor. Oyuncumuzu bir kaç küçük konukluğun haricinde, 3 sezonluk Jeopardy‘den tanıyabilirsiniz.

Jay
Cat’in üniversiteden arkadaşı olan Jay, Cat’le birlikte aynı mimarlık ofisinde çalışıyor. Frankie ile de yakın arkadaş olan karakterimiz, bir nevi çapkın kızımızın erkek versiyonu gibi. Bundan dolayı 2 senedir sürdürmekte olduğu ve ciddi boyutlara ulaşan ilişkisi (kız arkadaşı Becky rolünde Torchwood‘dan tanıdığımız Cush Jumbo‘yu görüyoruz) çoğu kişiyi şaşırtıyor.Jay’i, Emun Elliott canlandıryor. Yakışıklı oyuncumuzu, adından sıkça söz ettiren Game of Thrones‘dan ve komedi dizisi Threesome‘dan tanıyoruz.

Yukarıdaki isimlerin haricinde ispiyon olmasın diye değinmediğin başka oyuncular ve canlandırdıkları önemli karakterler de mevcut. Bu listeye, Hollyoaks ve Game of Thrones‘dan tanıdığımız Roxanne McKee‘yi, The Fades‘in başrol oyuncusu Iain De Caestecker‘ı, The Chase ve Ultimate Force‘tan Heather Peace‘i, küçük ekrandaki ilk deneyimi olarak Lip Service‘i kabul edebileceğimiz Natasha O’Keeffe‘yi ve İngiliz dizilerinin takipçileri için tanıdık bir yüz olan Steven Cree‘yi alabiliriz.

The L Word‘den beri, benzer dizi açlığı çeken bir şahıs olarak bana geçen sene Lip Service‘i keşfetmek ilaç gibi gelmişti. Gayet sağlam bir kadro ve değindiği ciddi konularla şimdiden vazgeçilmezlerimden biri olan Lip Service‘i, ciddi bir ilişki dizisi arayan herkese tavsiye ediyorum. Dizinin sevmediğim tek noktası, fazlasıyla ucuz bulduğum jeneriği. Bir de onu değiştirseler gözüme batan hiçbir yanı olmayacak. =)
Şans verecek olanlara şimdiden iyi seyirler!

Tanıtım filmi