Daha önce Claire Danes ve Jenniffer Carpenter ile katkıda bulunduğum profil yazılarına bu sefer de sevdiğim ve son zamanlarda Spartacus‘te izlemekten keyif aldığım oyunculardan biri, Lucy Lawless ile devam edeyim dedim. Yalnız, başlamadan önce belirtmekte fayda var: Yazı, oyuncunun yer aldığı yapımlarla ilgili hafif de olsa ispiyon içeren bir profil yazısı.Lucille Frances Ryan, Julie ve Frank Ryan çiftinin kızları olarak 29 Mart 1968’de Auckland, Yeni Zelanda’da doğdu ve 6 kardeşinin (1 kız ve 5 erkek) de bulunduğu geniş bir ailesi var.

Varoş kelimesiyle tanımlanabilecek bir bölgede çocukluğunu geçiren Lawless, liseye geçmesiyle birlikte hayatına oyunculuğu ve blumiayı da dahil etti. Gençken yakalandığı hastalıktan kurtulmayı başaran ve oyunculuğa ilgisini asla kaybetmeyen aktris, üniversite zamanı 1 yılını Almanca, Fransızca ve İtalyanca öğrenerek, 3 yılını da opera eğitimi alarak geçirdi. Sonraları operanın ona uymadığına karar vermesiyle bu sefer viyolin ve caz eğitimine yöneldi.
Henüz 19 yaşındayken birlikte olduğu Garth Lawless‘tan hamile kalmasıyla 1988’de evlenen ve ilk çocuğunu (kızı Daisy) dünyaya getiren oyuncu, bu evliliğini 7 sene yürütebildi. İlk evliliği bittikten 3 yıl sonra bu sefer Spartacus: Blood and Sand‘in 1. sezonu ve Spartacus: Gods of Arena‘nın arkasındaki isimlerden Robert Tapert ile evlenen oyuncunun bu evlilikten doğma 2 oğlu var.

Lucy Lawless ve eşi Robert Tapert

Lucy Lawless ve eşi Robert Tapert

Lucy Lawless, yaşamı boyunca oyunculuğa bağlı kalsa da asla tek bir işle yetinmeyen, şarkıcılık ve hayır işlerinin de içinde bulunan bir isim. 2006 yılında katıldığı Celebrity Duets adlı yarışmada 2. olmasıyla birlikte müziğe de profesyonel olarak yöneldi. İki albüm çıkarmanın yanında 2007-2009 yılları arasında birçok konser de verdi.Hayır işleri olarak bakıldığında ise Lawless ile en çok özdeşleşen olgunun kuşkusuz Greenpeace olduğunu söyleyebiliriz. Hatta, 27 Şubat 2012 tarihinde Yeni Zelanda’daki petrol aramaya gidecek bir gemiye, bir grup Greenpeace üyesiyle birlikte izinsiz girip alıkoymaktan tutuklanması, aktristin doğa hassasiyetini insanlara sunan türden bir örnek.

Xena ve Hercules başrolleri

Xena ve Hercules başrolleri

Lucy Lawless, 23 yıldır profesyonel olarak içinde bulunduğu oyunculuk dünyasına girişini 1989 yılında yer aldığı Funny Bussiness ile yaptı ve skeçli komedi türündeki yapımda birçok role büründü. Sonrasındaysa, aradan geçen 6 yıl içinde çeşitli ufak rollerin içinde olduğu yapımlara dahil oldu. 1995 yılına geldiğimizde Lawless, asıl çıkışını yapmasına önayak olacak adımını attı: Hercules: The Legendary Journeys. Diziye ilk kez As Darkness Falls (1×06) adlı bölümde erkek nefreti taşıyan Amazon kadını Lyla olarak konuk olan Lucy, diziden kopmadı ve çok geçmeden kendini yine kadroda buldu. Ama bu sefer öncekinden daha da farklı bir karakterle, adı Xena (Zeyna) olan savaşçı prenses rolüyle…Ufak not: Xena ile diziye 3 bölümlüğüne katılmak için seçilen Vanessa Angel, hastalığından dolayı Yeni Zelanda’ya gelemeyince, hayatını değiştirecek rolün teklif edildiği oyuncu, kendini bir anda yeniden dizide bulmuş oldu.

Yeni bir karakter yaratmak için doğal olan sarı saçlarını siyaha boyatan Lawless, 3 bölüm sonra öldürülecek olan karakterini başarıyla canlandırınca, halktan birçok olumlu tepki geldi. Bunun üzerine karakteri öldürmekten vazgeçen yapımcılar, bununla yetinmeyip üzerine dizi çekmeye karar verdiler. Bu sayede, Lucy Lawless dünya çapında tanınır hale gelmesini sağlayan bir diziye başrol olarak katılmış oldu.1995-2001 yılları arasında 134 bölüm, 6 sezon süren Xena: Warrior Princess, ailesini kaybettikten sonra yurtsuz bir şekilde çıktığı yolculukta yakın arkadaşı Gabrielle ile birlikte seyahet eden, karşısına çıkan haksızlıklarla ve sorunlarla mücadele eden gerçek bir prenses Xena karakteri üzerine kurulu.

Ufak not: Lucy Lawless’ın eşi Robert Tapert aynı zamanda Xena’nın da yapımcılığını üstlenen bir isim. İkilinin tanışıp evlenmesi de dizi sayesinde oldu.
Lucy Lawless’ın Xena sayesinde elde ettiği bir başka özellik de “lezbiyen sembolü” olması. Dizi süresince yaşanan Xena ve Gabrielle yakınlığı ona bu özelliği getiren bir etken. Bunun dışında, son zamanlarda içinde yer aldığı Spartacus serisi de bunu perçinliyor.

Lucy Lawless ve Bedtime Stories

Lucy Lawless ve Bedtime Stories

Xena bittiğinden beri, Lucy Lawless, düzenli olmaktan ziyade çeşitli projelerin içinde yer almayı tercih etti. Film dünyasını irdelersek Spider Man (2002), Spider Man 2 (2004), Emily Deschanel ve Barry Watson‘ın da yer aldığı Boogeyman(2005), Adam Sandler ve Courteney Cox‘un içindeki komedi filmi Bedtime Stories (2008) ve Hercules’ün başrolü Kevin Sorbo ve Xena’nın Gabrielle’i Renée O’Connor‘ın da yer aldığı Bitch Slap‘i (2009), karşımıza çıkabilecek önemli örnekler olarak görebiliriz.Dizi kariyeri ise oyuncunun film kariyerinden daha dolu ve karmaşık. 2001 yılından beri Tarzan, Two And Half Men, The X Files, Veronica Mars, CSI:Miami ve The L Word dahil olmak üzere birçok diziye girip çıkan oyuncunun içinde yer aldığı son dizi, 2011 yılında 4 bölümlük No Ordinary Family konuk oyunculuğu oldu. Bunların içindeki en uzunuysa Galactica mürettebatıyla ilgili yazı hazırlığındaki D’Anna Biers karakteriyle 2005-2009 yılları arası toplamda 16 bölümde yer aldığı Battlestar Galactica.

…ve Spartacus2010 yılına geldiğimizde Lucy Lawless kendisini -Xena gibi- insanların ilgi odağı haline getiren bir rolün içinde buldu: Lucretia Batiatus. Kocasının da yapımcılığını üstlendiği Spartacus: Blood and Sand’de, eşiyle birlikte bir gladyatör okulunu yöneten, taşıdığı amaçlara ulaşmak için birçok şeyi yapabilecek türden bir kadını canlandırıyor. Dizi şu anda 2. sezonuyla ekranda ve ilk sezondaki olayların öncesine odaklanan bir mini-diziyi de bünyesinde barındırıyor.

Lucretia ve eşi Lentulus Batiatus

Lucretia ve eşi Lentulus Batiatus

Lawless, bu rolüyle 2011 Saturn Ödülleri‘nde “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü”‘nü de aldı. Bu ödül, Xena ya da içinde bulunduğu yapımlar birçok ödüle aday olsa ve kazansa da Lucy Lawless’ın kazandığı ilk ödül. Spartacus dışında Lucy, BBC Worldwide yapımı 7 bölümlük mini dizi Top Of The Lake‘in (2012) kadrosuna da girmiş durumda. Bir uyuşturucu baronunun 12 yaşındaki hamile kızının kayboluşunun ardından yaşananların anlatılacağı dizide, Mad Men‘den bilinen Elizabeth Moss ve Oscar ödüllü oyuncu Holly Hunter da var.