İlk gördüğümde, “Yok artık; bir Yeni Zelandalı bilim kurgu/gizem dizileri kalmıştı bulaşmadığımız” deyip burun kıvırmış olsam da çift olan ilk bölümünü deneyip “e olmuş mis gibi” dediğim bir yeni dizi This Is Not My Life (Bu, Benim Hayatım Değil).
Türü, gizem/gerilim olarak tanımlanan dizi, bence bilim kurguyu da gayet başarılı bir şekilde karıştırmış işin içine.
2020’lerdeyiz, kahramanımız Alec Ross… Alec, güzel karısı ve iki çocuğuyla yaşadığı gösterişli bir evde gözlerini açıyor güne. Fakat ne evini, ne ailesini, ne kendisinin kim olduğunu hatırlıyor. Çevresindekiler onu “Alec Ross” diye çağırıyor, ama kendi kendini aynada gördüğünde bile tanımıyor. Hafıza kaybı yaşamış biri olduğuna tam inandırıldığı sırada başka bir şeyler döndüğünü düşünmesine neden olacak bazı gelişmeler oluyor. Israrla, bunun kendi hayatı olmadığını düşünüp, olayın üzerine gidiyor ve ilginç cevaplar, ihtimaller ve yeni sorular birbirini kovalıyor.

Ross AilesiRoss Ailesi

Yeni Zelanda televizyonunun TV ONE kanalı tarafından 29 Temmuz 2010 tarihinden beri yayınlanan This Is Not My Life‘ın şu ana dek 5 bölümü çıktı; ilk sezonu toplam 13 bölümden oluşacak.
2020’lerde geçen dizide genel olarak, Stanley Kubrick‘in 2001: Bir Uzay Destanı filmini hatırlatan, az eşyalı, pastel renk teması ağırlıklı ilerici-modern çizgiler taşıyan bir ortam kurgulanmış. Dokunmatik, incecik ekranlı elektronik cihazlar, sinir bozucu sakinlikte konuşan ve aracınızı sizin yerinize kullanan GPS cihazları teknolojide ilk gözünüze çarpanlar oluyor. Kahramanın yaşadığı temiz sokaklı, düzenli bahçeli, modern tasarımlı evler içeren Waimoana mahallesi ve sakinleri ise insana bir ütopya değil de distopya ortamında olduğumuzun habercisi sanki… ;)

Alec Ross, Waimoana mahallesi ile tanışıyor

Alec Ross, Waimoana mahallesi ile tanışıyor

Ross ailesinin garajıRoss ailesinin garajı

Alec'in OfisiAlec’in Ofisi

Kısıtlı bir alanda geçmesi, “neredeyim? kimim? kimseye güvenmemeliyim” yöneliminde bir kahraman içermesi nedeniyle The Prisoner kopyası dense de bence kopya demek diziye büyük haksızlık. Ortak noktalar olduğunu kabul ediyorum ama The Prisoner’daki kasvetli havadan bu dizide eser yok. Üstelik ortaya koyduğu soru kadar, cevap da paylaşıyor. Hemen taze dizi Persons Unknown aklına gelecek olanlara da oyunculuk ve konunun işlenişi Persons Unknown’dan çok daha iyi durumda ve gelecek vadediyor diyebilirim. Üstelik hikaye de daha hızlı ilerliyor. Ortam ve kahramanın koşturmacası itibarıyla bana sık sık The The Truman Show filmini de hatırlatıyor.

Charles Mesure (Alec Ross)

Charles Mesure (Alec Ross)

Başrolde, çoğunluğun 2009 model V‘den hatırlayacağı Charles Mesure var. Alec Ross rolü, yıllardır çeşitli dizilerde önemli roller alan Mesure’un ilk başrolü ve oldukça başarılı olduğu da bir gerçek.Ona, karısı Callie Ross rolüyle Tandi Wright eşlik ediyor. Gizemli doktor Natasha Collins rolüyle Tania Nolan ile John Bach, Miriama McDowell, Steven A. Davis başta olmak üzere çeşitli sanatçılarla kadro genişliyor.

alt : John Bach, Miriama McDowell, Steven A Davis
soldan sağa, üst : Tania Nolan, Tandi Wright

Dizinin yaratıcıları Outrageous Fortune‘un da yazar ve yaratıcıları olan Gavin Strawhan ile Rachel Lang. Strawhan, bu dizi için “izleyicilerini sürekli tahmin ettirip duracak” demiş. İlk 4 bölüm itibarıyla ekibin merak unsurunu kullanış biçimini beğendiğimi, oluşturduğu sorular ve verdiği cevaplar itibarıyla beklentilerimi yükselttiğini ve memnun olduğumu söyleyebilir, mutlaka denemenizi öneririm.Buyrun bu da tanıtım filmi :

Umarım çevirmenler tarafından çabuk farkedilip, şu anda bulunmayan türkçe altyazısı da en kısa zamanda raflarda yerini alır.