dead until dark

dead until dark

evet, 22dakika‘dayız ve konumuz diziler. ancak bazen kitap uyarlaması dizilerin orijinal materyallerine de değiniyoruz, bilirsiniz. 4. kitabının çıkışıyla birlikte ben de, ülkemizde dizisi kadar popüler olamadığını düşündüğüm “güneyli vampir serisi” (southern vampire series)‘ne değinmek istedim. henüz bilmeyenler için belirteyim; true blood‘ın temel alındığı roman serisinden bahsediyorum. charlaine harris‘in ilkini 2001’de yazdığı güneyli vampir romanı serisi şu anda memleketinde 11 cilde ulaşmış durumda. ülkemizde artemis yayınları tarafından 2009 yılından beri çevrilmeye devam edilen serinin bugünlerde 4.sü raflardaki yerini almak üzere. henüz ilkinin yarısını okumuş biri olarak söyleyebilirim ki; ilk kitap dizinin ilk sezonuyla paralel gitmekte, bir çok yönden. konu malum;

barmen kız sookie‘nin müşterisi vampir bill‘e olan aşkı. tabii içinde vampir tarafı olunca iş sadece aşk ile kalmıyor; cinayetler, kan, seks ve akılalmaz olaylar. tabii aynı dizideki gibi ilerledikçe eklenen yeni karakterler, yeni aşklar ve maceralar.

living dead in dallas

living dead in dallas

seride bon temps kasabasında yaşananlar sookie’nin ağzından anlatılmış. genç bir kızın bakış açısıyla okuduğumuz roman, yazarının da bayan olmasının etkisiyle olduğunu düşündüğüm bir pembe dizi kıvamında aslında. anlatım çok detaylı değil, rahat anlaşılacak şekilde ve basitçe yazılmış. bununla birlikte çok sürükleyici de bir hale dönüşmüş aslında. ayrıca yazarın ince ve orijinal bir mizah anlayışı da mevcut, az ama öz olsalar, ara ara karşımıza çıksalar da oldukça eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. gelgelelim six feet under gibi bir başyapıtı bizlere sunan alan ball da böyle düşünmüş olacak ki true blood’ı bizlere sunmuş. ball, bir gün gittiği dişçi randevusunun saatini beklerken girdiği kitapçıda tesadüfen serinin ilk kitabıyla karşılaşıyor. arkasında yazan “sevgilinizin vampir olması belki o kadar da iyi bir fikir değildir” cümlesi hoşuna gidiyor ve kitabı satın alıp, okumaya başlıyor. o kadar beğeniyor ki bırakamıyor ve 2. kitabın ortasında bunun bir televizyon dizisi için güzel bir fikir olduğunu düşünüyor. çünkü okudukça daha fazlasını istediğini farkediyor. ve true blood işte böyle doğuyor.

club dead

club dead

kitapla dizi kıyaslandığında her ikisinin de ayrı güzelliklerinin yanında dizinin çok daha çarpıcı, gerçekçi ve kanlı-canlı olduğunu belirtmeliyim. diziyi izlemiş, kitap hakkında yorumlarını okuduğum neredeyse herkes benzer fikirde. alan ball, zaten başarılı ve orijinal olan bir eseri öyle bir yorumlamış ki, “bundan daha da iyisi olamaz herhalde” diyor insan. genelde romanların, görsel versiyonlarından daha etkili olduğu gerçeğinin yanında güneyli vampir/true blood olayı buna bir istisna bile olabilir. kitap serisini başta da dediğim gibi ülkemizde artemis yayınları çıkarmakta. ilk kitap “dead until dark”‘ın adını nispeten güzel bir çeviriyle “gündüz ölüsü” yapan yayınevi, serinin devamını da buna uygun olarak çevirmeye devam ediyor. orijinalinde de her cildin adında en az bir “dead” (ölü) kelimesi geçiren harris gibi (iş 7. kitapta “all together dead”‘e kadar gidiyor) bizde de isimler; “şehir ölüsü” (living dead in dallas), “kulüp ölüsü” (club dead), “cadı ölüsü” (dead to the world) diye devam etmekte. kitap kapakları ise benim görüşümce orijinallerinden daha hoş.

dead to the world

dead to the world

çizgi filmvari çizimlerle çıkan ilk kitabın kapağı daha sonradan true blood’ın meşhur posterine (kenarından kan damlayan vampir kız ağzı) dönüşmüş olsa da, sonrakiler de çizim şeklinde devam ettiğinden (ama tabii ki çeşitli baskıları da mevcut) bizdeki kanlı-ağız teması çok daha güzel olmuş gibi görünüyor. 3. sezonunu bitirmeye yaklaştığımız true blood’ın orijini olan bu roman serisinde 4. cilde geldik artık. bugün-yarın kitabevlerinde satışa sunulacak cadı ölüsü’nün ardından kısa süre içinde devamı da gelecek; “yılın ölüsü” ve “ölüler ölüsü”. dizinin bir hayranı olup, seriyi okumaya henüz başlamış biri olarak içerikten çok kitabın kendisine, dizinin doğuşuna ve aralarındaki ufak farklara değinmeye çalıştım. diziyi 22dakika camiası olarak zaten bildiğimizi farzederek, kitap için diyebilirim ki; en az dizisi kadar sürükleyici, eğlenceli ve güzel, bununla birlikte anlatımı dolayısıyla kafa yormayan, güzel vakit geçirtecek bir seri. bu tarz romanlar okumaktan hoşlanan herkese tavsiye edebilirim.

dead as a doornail & definitely dead

dead as a doornail & definitely dead